Zeytin ağacı Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkeler için tarihi ve ekonomik açıdan büyük öneme sahiptir. Son yıllarda zeytin üreticilerinin çoğu geleneksel zeytin ağacı yetiştiriciliğinden organik tarıma geçiş yapmıştır. Bundan dolayı üreticiler daha çok organik zeytinyağı ve sofralık (yemeklik) zeytin üretimini düşünmektedir. Organik yetiştirme, zeytinyağına kıyasla birden fazla seçenek içerdiği için çiftçiye biraz daha mali kazanç sağlayarak resmi bir şekilde sertifikalandırılabilir. 

Şimdi geleneksel bir zeytin yetiştiricisinin organik tarım sistemine başarılı bir geçiş yapmak için izlemesi gereken adımlara bakalım. Herhangi bir sorun yaşamamak için ne yapmak gerekir ve bu süreçte karşılaşılabilecek sürprizler nelerdir gibi soruları cevaplandıracağız.

Bazı temel tanımlarla başlayalım

Organik zeytinyağı, Avrupa Birliği’nin organik tarım ile ilgili açık ve net düzenlemelerine uygun, tamamen çevre ve insan dostu olacak şekilde özel işlemlerle üretilir. Bu düzenlemeler zeytin ağaçlarının kimyasal bitki koruma ürünleri (böcek ilaçları), sentetik gübreler ve herbisitler olmadan büyümesini sağlar.

Bir zeytinyağının organik olarak sertifikalandırılması sadece tarlada olanlara bağlı değildir. Yağ değirmeninden şişelemeye kadar giden uzun bir süreç göz önünde bulundurularak zeytinyağının sertifikalandırılması yapılır.

Her şekilde organik bir zeytinin veriminin, gübreleme ve sert önlemler alınmadığından dolayı geleneksel zeytinden az olacağı aşikardır.

Bu nedenle, bir hastalık veya haşere istilası nedeniyle üretimin bir kısmının kaybedilme olasılığı çok yüksektir. Öte yandan çiftçiler organik ürünlerini çok daha yüksek fiyatlara satabilmektedir. Artan fiyatlandırma çevrenin ve biyoçeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğe katkıda bulunan yöntemlerin uygulanması ve birçok faydalı sebepten ötürü bir ödül olarak görülebilir.

Çevre düzenlemesi ile ilgili olan prosedürler aşağıdaki gibidir: 

Üreticinin bir belgelendirme kuruluşu (bu tür sertifikaları sunan bir kuruluş) bulması ve bir sözleşme yapması gerekir. Organik ürünlerin muayene ve belgelendirme kuruluşları, devletin bu tür hizmetleri sunmasına izin verdiği özel şirketlerdir.

Üretici bu şirketlere ödeme yapar ve onların tüm işi organik tarım standartlarına uygun bir şekilde yapıp yapmadıklarını kontrol eder. Organik tarım standartlarına uygun çalışıldığını kontrol etmek için uzman temsilciler, çeşitli toprak dokusu ve örneği ile tarlalara ani ziyaretler yaparlar. Bu numuneler herhangi bir problemi (örneğin kimyasal izler) ortaya çıkarmak için kimyasal analiz laboratuvarına gönderilir.

Yetiştirici daha sonra Entegre Yönetim ve Kontrol Sistemine (IACS) organik ekiminin belirli bir alanda olduğunu beyan etmelidir. Çiftçi, uygulayacağı tüm organik yetiştirme yöntemleri için yerel bir tarım uzmanına danışmalıdır. Tarım uzmanının, tesisin sağlığını ve üretkenliğini tehlikeye atabilecek yerel faktörler hakkında iyi bir genel bakışa sahip olması gerekir (örn. bölgedeki bir salgın hastalık). Bunun dışında tarım uzmanının lisanslı bir profesyonel olması gerekir. Tarım uzmanının tarım alanına yakınlığı hayati önem taşıyan bir unsurdur. Bunun sebebi sorunu görerek hızlıca teşhis etmesi ve olabildiğince hızlı şekilde zeytinliği ziyaret edebilmesidir. Ziraat mühendisi, çiftçinin ilgili devlet desteklerine başvurabilmesi için gerekli olan dosyaları da hazırlayabilir. IACS beyannamesi ile üretici, organik tarımla ilgili özel programlara başvurma hakkına sahiptir.

Beyan tarihinden itibaren ilk üç yıl zeytin yetiştiricisi geçiş aşamasında olduğu için ürününü organik olarak satma hakkına sahip değildir. Organik tarım yöntemleri, protokolüne tam olarak uymak zorundadır. Belgelendirme kuruluşunun talep ettiği tüm kriterler karşılanırsa çiftçi, dördüncü yıldan itibaren organik etiketli zeytinyağlarını satışa sunabilir.

Son olarak, yağ fabrikasının da sertifikalı olması gerekir. Yağ fabrikasının sertifikalı olmaması halinde organik zeytinyağı üretme çabanız tamamen risk altındadır. Dördüncü yılda çiftçi zeytinlerini sertifikalı bir zeytin değirmenine getirmelidir. Değirmene gitmeden önce değirmenin sahip olduğu sertifikayı görmek için yazılı bir başvuruda bulunulmalıdır. Standardizasyon firması bu belgeyi talep edeceği için çiftçi prosedürün bu kısmını ihmal etmemelidir.

Organik Zeytin Tarımının Felsefesi ve Temel İlkeleri

Çiftçi adayı mümkün olan minimum girdi ve çıktılarla beraber zeytinliğini kapalı bir doğal sistem olarak görmelidir. Bundan dolayı çiftçi, mahsulünü çok az girdi ve çıktıya sahip ayrı bir ekosistem olarak ele almalıdır. Sürdürülebilirliği sağlamak için zeytinlik içerisindeki elementleri geri dönüştürmeye dikkat etmelidir. Örneğin çiftçiler, geleneksel tarımda olduğu gibi budamadan sonra kesilen dalları çıkarmak veya yakmak yerine dalları özel makinelerle ezmeli ve ağacın dallarını yok edip elde edilen talaşı toprağa bırakmalıdır. Bu yapılan işlemin faydalı etkilerinin olduğu hesaplanmıştır. Topraktaki her 1000 kg (%50 nemlendirilmiş) zeytin ağacına 1 kg magnezyum, 5 kg kalsiyum, 4 kg potasyum, 5 kg fosfor, 4 kg nitrojen katması faydalı etkilerine örnektir. Bu yöntem organik tarımda kullanılmasına izin verilmeyen kimyasal gübre ihtiyacını azaltır. Bu şekilde mümkün olan en az girdi ve çıktıya sahip olmuş oluruz ve zeytin bahçemizdeki elementlerin geri dönüşümünü destekleriz. Tabi ki organik bir bahçeden ağaç dallarının çıkarılması gereken durumlar vardır. Örnek verecek olursak bir ağaç dokusu bir haşere veya hastalığa maruz kaldığında dalları derhal kesip çıkarmamız gerekir.

Çiftçinin bilmesi gereken ikinci bir faktör ürünlerinin dış kaynaklardan kirlenme riskidir. Bunun sebebi sadece kimyasal pestisitlerin kullanımı değildir. Biçerdöverler ve motorlu testereler gibi makinelerde kullanılan birçok yaygın yağ türü (örn. zincir yağları) hasat veya budama sırasında meyveleri, toprağı veya su kaynağını kirletebilen kanserojen maddeler içerir. Bu nedenle çiftçiler, genellikle toprakta kısa sürede parçalanan ve yeraltı suları için güvenli kabul edilen bitkisel yağları tercih etmelidirler.

Organik zeytincilik, üreticileri bulundukları bölgenin hastalıklarına ve düşmanlarına karşı daha dayanıklı olan geleneksel çeşitleri kullanmaya teşvik eder. Bu çeşitler bölgenin toprak ve çevre koşullarına daha iyi uyum sağlarlar. Son olarak genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO’lar) organik tarımda izin verilmez.

Organik zeytin yetiştiriciliğinde zeytinliğin yeri önemlidir. Her bölgenin kendine has iklimi ve ağaçları etkileyen toprak koşulları vardır. Bundan dolayı zeytinliğin yerini seçerken şu aşamaları takip etmemiz gerekiyor: 

  • Kısıtlı güneş ışığına sahip dona eğilimli alanlar, organik bir zeytinlik kurmak için uygun değildir.
  • Organik zeytinlik, konvansiyonel tarım yapılan bir arazi ile komşu olmamalıdır. Bu izolasyon kimyasallardan kaynaklanan kontaminasyonu önleyecektir.
  • Organik zeytin çiftliği diğer ekinlere bitişik olduğunda, yetiştiricinin kimyasallarla kirlenmiş olabilecek atık suya dikkat etmesi gerekir.
  • Ekim planını ayarlamak için zeytinliğin yerel iklim ve toprak koşullarının incelenmesi gerekir.
  • Zeytinliğin konvansiyonel ürünlere komşu olduğu durumlarda, çiftçinin diğer yerel üreticileri bilgilendirmesi ve onlarla iletişim halinde olması gerekir. Organik yetiştirici, şiddetli rüzgarların estiği ve rüzgârın kimyasal parçacıkları taşıyabileceği günlerde bitişiğindeki meslektaşlarından ağaçlarına ilaçlama yapmamalarını isteyebilir. Bu sayede kontaminasyon riskiniz azaltacaktır. 

 

Ayrıca, zeytin sineğinin (Dacus) yeri haşere kontrolünü gerçekleştiren ekibe işaretler koyarak belli edilmelidir. Bu sayede yanlış uygulamaların önüne geçilebilir.

Organik zeytinlik nasıl budanır?

Organik zeytinlikte budama çok önemlidir. Bu aktivite, ağaçların gölgeliklerinde daha iyi hava akışı sağlayarak patojen bulaşma riskini azaltır. Ayrıca budama, ağaçların tepelerindeki yoğunluğu azaltır ve güneş ışığına daha iyi erişim sağlar.

Son olarak, iyi budanmış ağaçlar, hasat gibi uygulamaları çok daha kolay hale getirir. Ağaçlara her yıl meyve üretimi için budama yapılırken, genç fidanlarda çiftçinin budama yapması gerekir. Dayanıklı olmaları, güçlenmeleri ve istenilen şekilde uzamaları için budama yapmak gerekir.

Yetiştirici, güçlü bir gövde ve çiçeklenme için genç ağaç fidelerini budar. 

Son olarak, budama ağacın yön değiştirme eğilimini azaltmaya yardımcı olur.

Yetiştirici budama sırasında mümkün olduğunca az kirletici, kalıntı ve gürültü sağlayarak ekosisteme saygı göstermelidir. Modern zeytin yetiştiricileri, düşük gürültü seviyeleri ve kirletici madde içermemeleri nedeniyle modern şarj edilebilir budama makinelerini kullanıyor.

Gübreleme

Yetiştirici, ağaçların yetersiz beslenmesini önlemek, büyümeyi ve üretkenliği artırmak için toprak verimliliğine dikkat etmelidir. Özellikle nitrojen, fosfor ve potasyum gibi besinler vejetatif büyüme aşamalarında gereklidir. Geleneksel gübrelere izin verilmediğinden, çiftçiler zeytinin besin gereksinimlerini karşılamak için aşağıdaki tekniklerden bazılarını uygulayabilir:

Yeşil gübre

Yeşil gübreleme uygulaması son yıllarda giderek yaygınlaşan ve özellikle organik tarım için önemli olan bir yöntem haline gelmiştir. Zeytinlikte yıllık veya çok yıllık (fiğ, yonca, yem fasulyesi) bir bitkinin ekimi ile başlar. Bu yöntem toprak verimliliğini ve toprak yapısını iyileştirir. Ek olarak su emilimini ve toprağın nem tutma kabiliyetini arttırır. Özellikle fiğ zararlı ve dirençli yabani otların çoğalmamasına önemli derecede katkıda bulunur.

Toprağı azotça zenginleştiren fiğ, yonca, sürüngen yoncası, acı bakla, besi fasulyesi ve bezelye gibi baklagiller yeşil zeytin gübrelemesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Benzer şekilde çiftçiler, yulaf ve arpa gibi tahılları da kısmen kullanabilirler. Bu bitkilerin önemli miktarda besin emdiği göz önünde bulundurulursa, onları toprağa dahil etmek bitkilerimiz için hazır besinler sağlar. Zeytin yetiştiricisinin yeşil gübre uygulamasına karar vermesi durumunda, Genetiği Değiştirilmemiş (GDO’lar) üreme materyali kullanılması gerekir.

Kompostlama

Kompostlaştırma, bakteri ve mantarlar gibi özel mikroorganizmaların organik maddeyi hümik maddelere dönüştürdüğü doğal bir süreçtir. Bu işlemin ürünü organik madde, besinler ve minerallerin karışımından oluşan bir komposttur. Toprağı iyileştirici özelliğe sahip mükemmel bir doğal gübreleme yöntemidir. Fakat bu yönteme başvurmadan önce lisanslı bir tarım uzmanına başvurmanız gerekmektedir.

Zemin Örtüsü 

Toprak örtüsü, toprağı yüksek toprak suyunun buharlaşmasının neden olduğu erozyon ve kuraklıktan koruyan bir tekniktir. Bu teknik büyümelerine engel olduğu için yabani otlarında çoğalmasını engeller. Yetiştirici bu amaçla yer örtücü bitkileri veya organik maddeleri kullanabilir. Zemin örtüsünde kullanılan malzemeler saman, yaprak, çimen, talaş, kompost vb. Maddeler olabilir.

Organik zeytin ağaçlarında hastalık kontrolü

Tarımda kullanılan kimyasalların kullanımına izin verilmediğinden budama, bitki hastalıklarından kaynaklanan sorunları önlemenin anahtarıdır. Çiftçi, hava akışını açmak, bitkinin düzgün büyümesini sağlamak vb. Sebepler için budamayı kullanabilir ve zeytinliğinde salgın hastalık olasılığını azaltabilir. Ek olarak, bakır bazlı fungisitler gibi onaylı ürünler çiftçilerin hizmetindedir. Ancak ilaçlamadan önce mutlaka bir ziraat uzmanına danışmanız gerekir.

Haşere kontrolü

Organik tarımda haşere kontrolü budama, zemin örtüsü, faydalı böcekler ve böcekçil kuşların kullanımı ile gerçekleşir. Ek olarak renk tuzakları ve organik tarım için onaylı ürünler çiftçinin seçenekleri arasındadır. Ancak bu onaylı ürünler uzmanından yardım almadan kullanılmamalıdır. 

Haşere yönetiminin örnekleri şunlardır: 

  • Zeytin sineği (Dacus oleae), Zeytin güvesi (Prays oleae) ve Zeytin kurdu (Rhynchites cribripennis) ile mücadele ederken farklı tuzak türlerinin kullanılması etkili olur.
  • Budama bazı böceklere karşı önemli bir önlemdir. Faydalı böceklerin kullanılması ise bu düşmanların kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

Organik zeytin hasadı

Organik zeytin yetiştiricisinin hasattan bir gün önce belgelendirme kuruluşuna bilgi vermesi gerekmektedir. Makineli hasatta kullanılan tüm makineler, zeytinlerin ve koruluğun kirlenmesini önlemek için iyice temizlenmelidir. Modern zeytin yetiştiricileri, bitkileri korumak ve bitkilerin yaralanmalarını azaltmak için uzun tahtalarla hasat yapmaktan kaçınırlar. Bitkide oluşacak yaralanmalar patojenik mikroorganizmaların bitkiye girip bitkiyi enfekte etmesi ve bitkiye hastalık bulaşması için zemin hazırlayabilir.

Bunu önlemek için zeytin çiftçileri, ağaca zarar vermeden sadece ilgilendikleri dala titreşim yayabilen hasat makinelerini kullanmayı tercih ediyor. Bu makineler, hasat veriminin en üst düzeye çıkarılmasını sağlıyor ve aynı zamanda gelecek yılın üretimini taşıyacak bitki dokularını koruyor. 

Ek olarak, modern çiftçiler genellikle hiçbir kirletici madde bırakmayan şarj edilebilir titreşimli hasat makinelerini kullanmayı tercih ediyorlar. 

Hasattan sonra yetiştirici, sertifikasyon kuruluşu ile iletişime geçerek hasat edilen zeytin miktarını beyan etmelidir.

Depolama 

Organik zeytin konvensiyonel bir mahsül ile beraber aynı yerde kalamaz. Bunun nedeni zeytinlerin böyle bir durumda kontaminasyon ihtimalinin yüksek olmasıdır. Genellikle hasattan sonra zeytinlerin plastik bir kasaya konarak değirmene taşınması gerekmektedir. 

Zeytinyağı çıkarma işlemi

Yağ değirmenlerinin hem organik bahçelerdeki zeytini hem de geleneksel olarak yetiştirilen ürünlerin yağını çıkardığını varsayalım. Böyle bir durumda konvansiyonel ürünlerde bulunabilecek kimyasal kalıntıların organik ürünümüzü kirletmesinin önüne geçmek için işleme aşamasından önce değirmenin güzel bir şekilde temizlenmesi gerekir. Ayrıca fabrikanın yetiştiriciye ürünün organik olduğuna dair bir belge vermesi gerekmektedir.

Standardizasyon

Standardizasyon sürecinde kullanılan kapların çevre dostu olması, paslanmaz çelik veya camdan yapılmış olması gerekir. Standardizasyon işleminden sonra zeytinyağının kalitesinin korunması için zeytinyağını serin ve gölge bir yerde saklamamız gerekir.

Zeytinyağı ihracatı

Çiftçinin zeytinyağını yurt dışına ihraç edebilmesi için zeytinin organik olduğuna dair bir sertifikaya sahip olması gerekir. Zeytin bir Avrupa ülkesinden diğerine ihraç edildiğinde süreç nispeten kolay ve standarttır çünkü tüm E.U. üyeleri aynı üretim ve sertifikasyon protokolünü takip eder. Ancak, AB dışına organik zeytinyağı ihraç ederken bir çiftçi farklı mevzuat sistemleri/kuralları nedeniyle bazı sorunlarla karşılaşabilir.

ORTAKLARIMIZ

Sürdürülebilirlik ve insan refahına odaklanan ortak misyonumuzu yerine getirmek için küresel STK'lar, Üniversiteler ve diğer kuruluşlarla işbirliği yapıyoruz.